18 Mart 2008 Salı

BEN KIVIRCIK SAÇLIYIM




Okulum birkaç yıl önce bitmiş, artık memur olmuştum.Ailem, tayin yerim uzak diye önceleri çalışmama izin vermemişlerdi.Onlardan
habersiz tekrar başvurup, yeniden ama bu kez ailemin istediği gibi,
yaşadığım yerde işimi yapmaya başladım.
Zaman, birbirinin aynısı olan günler şeklinde geçiyordu. Bulunduğum yerde her şey
kısıtlıydı.Sosyal ortam yok denecek kadar azdı ve gezilecek fazla bir yer yoktu. Evdeki nüfus,
istatistikleri
zorlayacak derecede fazlaydı. Huzursuzluk da bir o kadardı. Kafese kapatılmış bir kaplan gibi,
dolanıp duruyordum, kendime bir çıkış yolu arıyordum.
O günlerde, bir tıp öğrencisi ile tanıştım. Benden birkaç yaş büyüktü ve farklı bir şehirden
gelmişti.İlginç fikirleriyle beni şaşırtıyordu. O da benim gibi gezmeyi, yeni insanlarla tanışmayı
seviyordu. Onunla, o imkansızlıklarla dolu ortamda, birkaç gezi düzenledik. Ailem izin vermediği
halde, ne yapıp edip o yerlere gidiyordum.Sürekli olarak gezilecek, görülecek yerleri araştırıyor
ve okuyordum.Farkında olmadan yeni bir duyguyla tanışıyordum; GİTMEK duygusuyla...
Bu duygu, kendimi daha huzurlu ve daha özgür hissetmemi sağlıyordu.En üzgün, en
çaresiz, en batık anlarımda, bu duyguyla yüzeye çıkıyordum.Daha çok yer görmek, farklı yerlere
gitmek istiyordum.Hatta farklı bir yerde yaşamak… Engellerim vardı tabiki; hem ailem izin
vermezdi,
hem de benim cesaretim yoktu. Üstelik yaşım küçüktü ve de korkuyordum.
Bir gün, arkadaşım, okumam için bir kitap önerdi bana.O dönem, kitaplar en yakın dostum
olduğu için hemen aldım ve bir çırpıda okudum. Bu bir gezi kitabıydı.BİR SİYAH SAÇLI
KADININ GEZİ NOTLARI’ydı ve Buket Uzuner yazmıştı. Kitapta kadın yazar, gençlik
yıllarında ,tek başına gittiği yerleri ve izlenimlerini okuyucuya aktarıyor ve farkında olmadan
beni de etkiliyordu. Demek ki, bir kadın kendi başına, değil yaşadığı şehir, ülke dışına kadar
gidebiliyor ve istediğini yapabiliyordu. Demek ki, buranın dışında da bir hayat ve insanlar vardı.
Bu ve buna benzer düşünceler, günlerce aklımı kurcaladı. Peki, ben neden
gidemiyordum, neden
engelleri aşamıyordum? Bir şeyler yapmam gerekiyordu ve kafesten bir an önce
çıkmalıydım.Yoksa kendi kendimi hırpalayacaktım. Korkuyordum ama mutlaka
GİTMELİYDİM.
Bir süre kendimce çözüm yolları aradım ve sonunda ailemden gizli tayinimi istedim. Birkaç ay
sonra tayinim uzak bir şehre çıktı. Ailemin itirazları beni yıldırmadı, çünkü kararlıydım. Bir
köyde çalışmaya başladım. Her şey, başlangıçta o kadar güzel ve kolay değildi tabiki. Fakat
sevgili kitabım, o günlerde de hep yanımdaydı, bana güç ve umut vermeye hep devam etti.Tıpkı
bu günlerde olduğu gibi….
14.03.2008



Hiç yorum yok: