19 Mayıs 2009 Salı

Ölümsüz aşk "çocuk"



Lülelerini, yumuk gözlerinin önüne düşürüp annesini aradı gene bu sabah.
Minik adımlarıyla salona geldi.
Annesini bulamayınca, şaşkınlıkla karışık bir hüzün çöktü pembe yanaklarına...
Bulunduğu yerden, çıkardığı ufak tefek anlamsız sözcüklerle farkedilmeyi bekledi ilk.
Olmadı.
Sustu.
Dinledi...
Dikkatle dinledi.
Sesleri takip etmeye başladı minik adımlarıyla.
Sesler sonra kokulara karıştı.
Ah o mis kokular... Karnı öyle acıkmıştı ki artık daha fazla yürüyecek hali kalmamıştı.
Kokuları takip etti.
Ve annesi...
Şarkı söyleyip bir yandan yemek pişiren annesini görünce sevinçle “mamma” “mamma” diye seslendi.
Ellerini çırptı mutluluktan ve o yine bildik nakaratı tekrarladı.
“ mamma” “ mamma”
“ mamma” “ mamma”
“ anne” “ anne”
Annesi gördü çocuğu. Kucağına aldı, onu öpüp okşadı. Karnını doyurdu güzelce.
Sevgi yumağı oldular.
Aralarındaki o ölümsüz aşk hiç bitmedi...
Bir ömür boyu, çocuk, hep çocuk olarak kaldı...

Hiç yorum yok: