23 Mart 2008 Pazar


SANA GÜL BAHÇESİ VADETMEDİM -JOANNE GREENBERG


Evet. Ne zaman okuduğumu hatırlamıyorum ama ortaokuldaydım sanırım. Sadece tek bir kere okudum bunu diğerinin aksine, çünkü tek seferde yeterince vurucuydu. Daha sonra birçok arkadaşıma, anneme, kardeşime okuttum, neredeyse zorla. Nedense benim etkilendiğim kadar etkilenmediler. Ona çok şaşırmıştım o zaman. Sonradan herhalde konusu benim ilgimi çekiyor diye ben fazlasıyla etkilendim diye düşündüm.

Akıl hastası 16 yaşında bir kızı anlatıyor kitap. Onun hastaneye yatırılmasından çıkarılmasına kadar geçen zamanı anlatıyor. Kimisi yazarın kendi hikayesinden yola çıkarak yazdığını söylüyor bunu, çokça inandırıcı aslında, bir akıl hastasının gözünden insan başka nasıl bu kadar iyi anlatır dünyayı, o hasta kendisi olmadan bilmiyorum. Ama bir yandan da bu boyutta hastalık yaşamış birinin böylesine objektif yazabilmesi ve yazarken bunları hatırlamaya dayanabilmesi imkansız geliyor bana.

Korkutucu bir yönü vardı hikayenin, asıl ilgi çeken de o sanırım. Anlatılanları, Debbynin yaşadıklarını, zaman zaman ve çeşitli seviyelerde biz de yaşıyoruz. Okudukça, okudukça daha korkutucu oluyor. Bir doktor gibi tamamen hastalığın özelliklerine ve hastanın yaşadıklarına odaklanarak okudum kitabı ama nesnel kalmak aslında savunma haliydi sanki. Benim dışımda bir şeyi anlamak isteyerek okudum çünkü herhangi bir belirtiyi kendime yakın görmek istemedim. Delilik ve normallik arasındaki çizgi dedikleri yerde aslında hepimiz oyun oynuyoruz bütün yaşam boyunca, o kadar sık zıplıyoruz ki iki taraf arasında, bazen çizgiyi görmek zorlaşıyor. Belki de o yüzden ikinci sefer okumaya dayanamam dedim.

Ben derim ki, siz de okuyun bu kitabı ama, bugüne kadarki tecrübelerimden biliyorum ki benim etkilendiğim kadar etkilenemeyebilirsiniz.
Melis Olçum

Hiç yorum yok: